22.9.19

veni vidi amavi.


ah. her şey ne kadar güzel görünmeyen iplikleriyle.
binbir selam.

güz yaklaşık 21 saat önce geldi, 
sen sırtına o siyah beyaz hırkayı geçirdiğin anda.
hırka dile geldi, hırka nağmelendi, hırka sustu. 
hırkanın telaşlı düğümleri senin omuzlarının üzerinde uykuya durdu.

iyiydik, hırkalara inanıyorduk.
aklı başında dünya, delilere karşı savunmasız kalacaktı, onu da biliyorduk.

inanmalı mıyım aynı lisanı konuştuğumuza
kafadanbacaklılarla, kırkayaklarla, kafadankontaklarla,
yani, dış sesler, fon müzikleri, gürültüler, jenerik,
derimden dışarıya sızamayan, içeride,
kemiklerimde, omurgamda, diz kapaklarımda,
ağaçlar büyürken, dalları titrerken zangır zangır,
tohumları kaçarken soluk boruma, hayır,
içeri büyüyecek
sesler duyulacak
ama ses çıkarılamayacak
ensemdeki kalabalık medeniyete kapılıyor
belirli çarklar belirli alışkanlıklar yüzünden dönüyor, 
debisi süratle ivmelenen bu akıştan bir döngü çıkarmak,
bir büyüye ortak olmak kadar ihtimaller dışıyken,
radyoda bütün frekanslar eşzamanlı yayın yapıyor
hangi cızırtının havada bıraktığı izi takip etsem
aynı istasyon, benzer güzergah,
uzakları andıran bir hayalet silüeti bana eşlik ediyor.

güz yaklaşık 54 saat önce geldi,
kürekkemiklerinin kıyısında bir tutam kaya tuzu ile
işte sinüslerimin dibinde konuşlanan o naif koku, güzel feromon,
işte süslü hakikat, nasıl da donakalıyorum karşında,
kuşları üşüten bir keşişleme, çağırılmamış bir yalnızlık,
saçları berbat taranmış bir heykel gibi.

ah. binbir selam. 
sen bu kozmosun meczubu, 
gezegenin avare masalcısı mısın,

geldim, gördüm, seviyorum.