22.1.12

ilkokul bayat bilgisi.


tam adıyla : yönümüzü nasıl buluruz ve/ya ilkokul bayat bilgisi


 1- pusula : pusulanın renkli ucu daima kuzeyi gösterir.

zaten ben hep daima bukalemunlar ile arkadaştım, ensesinde bir ürpertiyle değişeceği bir sonraki rengi bekleyen, beklerken de durduğu dalı ve baktığı göğü eskiten, havayı bulandıran ve bütün canlıların aklını karıştıran türlerinden. bir tekerleme vardı, ters dönmüş bir arabanın engellenemez bir şekilde dönen tekerleği, yanık lastik kokusu, emniyet kemeriyle ölçülen hayat, bir tekerleme diyorsun, şakakla şaka olmaz, papağanla yarış ölüm getirir, papağanları öldüremezsin, papağanlar seni taklit eder, ters dönmüş bir arabada bir mektup yazıyorsun, ''kuzeye gitmeye çalışıyordum, kuzeyde bir pencerem vardı, kağıttan papağanlar astığım daima ve bütün bukalemunlar beni kandırdı, hangi renge inanacağımı şimdi bilmiyorum.''

şakakla şaka olmaz sevgilim, biz de yapmamalıyız.

2- karıncalar : karınca yuvalarının ağzı güneye bakar

üzerine ekliyorum bir de, toprak yığılı olan kısım kuzeydir, çünkü soğuk rüzgarlar kuzeyden eser. hala anlamadınız mı, toprakları kuzeye yığıyorlar çünkü kuzeyde biri bütün eşyalarından vazgeçmiş. karıncalar eşya taşır. karıncaların telaşı beni korkutuyor. ezdiğim bütün karıncalar için özür diliyorum. karıncalar yönlerini benden daha iyi buluyorlar. karıncalar senin olduğu kadar benim ellerime de formik asit salgılıyorlar. karınca yuvalarının ağzı güneye bakar ama karınca oraya gitmemesi gerektiğini bilir. güneyde deniz var. ben güneyliyim. babam bana bugün güney aldı. öğretmen kalemi düzgün tutmam gerektiğini söylüyor. kuzeyde biri bütün eşyalarından vazgeçmiş. gözetleme kuleleri bende panik atağa sebep oluyor, surlara tırmanmak ise çarpıntı. tahtaları formik asitle erittim, gördüm ki her şeyin temelinde karıncalar koşuşturuyor. çünkü soğuk rüzgarlar kuzeyden eser, yani kuzeyi bulursan her yeri bulursun.

karınca bunu biliyor sevgilim, biz de bilmeliyiz.

3- güneş : güneş doğarken sağ kolumuzu güneşe uzatırsak kolumuz doğu'yu gösterir.

orada bir şeyler aksıyor, anlayamıyoruz, orada bir şeyler aksıyor ameliyat masasında bir telaş var doktorlar habire damar ve nefes yolları açıyor, elektroşok veriyor, bir takım adrenalin ilaçları zerk ediyorlar, doğu diye birisi var ve başı dertte herhalde, bize okulda bunu böyle anlatmıyorlar, diyorlar ki karşıdan karşıya geçerken önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakacaksınız 'öğretmenim, liberalleri leylekler mi getirdi?' yuvalarının ağzını güneye yapmayan liberaller yüzünden özür diliyorum, pusulalarının renkli bir ucu bile olmayan liberaller yüzünden de özür diliyorum, müphem konuşuyorum, ben sağ kolumu filan güneşe uzatmam, sağ kolum sol kolumdan kısa mıdır, kullanılmayan organlar körelir mi yoksa körelen o müphemliğin kendisi midir, hiç bilmedim, bilmiyorum.

herkes sağ kolunun uyuştuğunu unutuyor sevgilim, biz unutmamalıyız.

4- kutup yıldızı : kutup yıldızı kuzeyi gösterir.

k ile başlayan kelimeler kalp kontenjanımdan kendilerine kıyak yerler buluyorlar. sınıftaki haylaz çocuklar hala neden kuzeyi bulmaya çalıştığımızı anlayamadı, kutup yıldızı da olsa neticede bir yıldızdır, göz kırpar, kaypaktır, aldanma, kutup yıldızı bir yerleri gösteriyor olabilir ama sen hiçbir yeri gösterme, hiçbir yönü işaret etmeyen insan hayata bir sıfır önde başlar, aradaki çizgiyi kaldırırsan on,  birle sıfırın arasına virgül koyarsan yalnızca bir, virgülü başa getirirsen sıfırdan da küçük olur. virgülün yerini değiştirerek bireylerin nitelikleriyle oynayabilirsin fakat neticede kusurlarımız küsürlerimizdir, onları yuvarlamasak da olur.

kusur eşyaya yığılarak büyür sevgilim, biz de yığılmalıyız.

5- yosun : ağaç ve taştaki yosunlar kuzey yönünde oluşur.

hayat bilgisini reddediyoruz, suretimizden sual olunmasın. haybeye bir manidarlık mı söz konusu, bakın açıklıyorum, diyorum ki toprakları kuzeye yığıyorlar. birileri ölmüş. özgürlük fikri birilerinin mezarıyla anlam buluyor, hala alabiliyorken bir nefes ve bana söylenenleri dört ile çarpıyorum çünkü ben daima sularda mutluyum, ve ben daima taşları da reddettim göğsünde bir hırıltıyla devrileceği günü bekleyen içi oyuntulu bulanık ağaçları da, ağaçlara yığılarak büyüyen kuşları da, ağaçları yiyerek evrilen haşaratları da, çünkü ben daima sularda mutluyum ses çıkarmayı bilmeyen yosunlarla.

red sarkastik bir eylem değildir sevgilim, ciddi olmalıyız.



** görsel : marina abramovic