13.6.10



Şair, sazını eline al... Evet ama, sabah gazeteni okuduktan sonra, saçmalıkları ve bağışlanmayacak pislikleri gördüğünde ve yalnızca askerlik süresine ve Fas savaşına karşı çıkıp, sözde, ihtiyatları itiatsizliğe iten kişiler, bilinmeyen yerlerde otuz yıl, on yıl hapislere çarptırıldığında, bütün bunlara duygulanmak gibi olağanüstü bir yüzsüzlük göstermek yerine, çeneni kapa!

... Şiir yericilerin çok kullandıkları bir formüle göre, kullanım sırasında eşdeğerlilik kazanan ‘şiirsel çözümler’ ya da ‘mizahi çözümler’, hiç de gülünç olmayan anlamsızlıklardır: yeteneksiz kimselerin küçük taklalarına benzerler ve terimlerde çelişki yaratmaktan başka bir. şeye yaramazlar. Yenilerde, kaçış vb. kavramlardan yana olanlar ise, üçüncü sınıf öğretmenlerinin kelime hazinesinden topladıkları bu bayağı aptallıkları, lirik olduğunu sandıklan bir biçimde kullanarak eski etkinliklerine kavuştular. Gezgin satıcılar, biraz, şu matematik anahtarlarını andıran diziyle, tabldottaki beyni sulanmışlıklarla, gezgin satıcılıklar ve sahte şiirlerle tükenmiş bir gençlik, ve boyuna, yinelemenin soslarıyla lekelenmiş bir sistemin peçetesinin düğümlenmesi... Gülmecenin şiir için olumsuz bir koşul olarak kabul edilmesi, açıklıktan uzak bir deyiştir; fakat bu, şiirin olabilmesi için, mizahın, önce karşı şiir soyutlamasını gerektirdiği anlamına gelmektedir. Birden, bir makara iplik, mizahın içinde yaşama kavuşur, eğer şairseniz onu, ansızın güzel bir kadın ya da şarkı söyleyen mercanlar içinde dalgaların fısıltısı haline getirirsiniz; gülmecenin şiirin şartı olmasında dolaylı olarak söylemek istediğim işte buydu. Lautrea-mont’u saymazsak, büyük şairlerde ne büyük bir mizah vardır!

Özü fırtına olan şiirde, her imge bir tufan yaratmalıdır.

Eğer gerçeküstücü yöntem uyarınca kederli budalalıklar yazıyorsanız, ortaya çıkacak olan yalnızca kederli budalalıklardır.

Louis Aragon

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder