15.5.11

biz uyurken ahlak ne ile ölçüldü?

Cümlelerin depozitosuz deformasyonu = müebbet mahkumların vasiyet hakkının elinden alınması gibi; ağır çekim bir gerçekliğin yerçekimsiz ortamda yüz bulup sisteme yavşaması, istismarın tek açıklaması, düşman hattında algoritmanın ne derece umursanması.



Sözlüklerde empati uyum getirmez. Oysa öğretmenler sözlü ve sözsüz ifadelerimizde bizi hep haksız çıkardı. Bilirsin işte, halkın arasında çokluk haklılıktır, majesteleri karşısında ise haklılık isyandır. Seni idam sehpasına buyur eden zihniyet, vicdanını ne karşılığında takas etmiştir hayal edebiliyor musun? Kıyamayıp gözyaşlarını silen annen düşük yaparken hangi melekten özür dilemiştir? Kayıtlar yandı çocuğum, defter çağı kapandı. Görebiliyor musun?

İki artı iki eşittir dört önermesinden yola çıkarak kelime artı kelime eşittir cümle önermesini ağzından salyalar akarak doğrultmaya çalışan deliler sürüsü, yüzyıl farketmeksizin aklımızın duvarlarına cinnet örüyor. Sen sen ol, sonbaharı sakın incitme! Dalda duran yaprak sayısı göğsündeki sevgili hayaletlerinin karesi çıkar bakarsın. Latife etmiyorum, hayır, biz daha doğmadan o ağaca isimlerimizi kazımıştık. An’sımıyor musun?

Bana kapalı bakma ne olursun! Ruhunu emzirmek için kapında yatan kaypak şehrin ile cinsiyetini devirmek için yatağına giren sarışın vampirlerini toplarsan milenyumun kronolojisini vermez, yanılıyorsun. Senin çocukluğun hala tarih derslerinde ağlıyor: ‘Syd Barrett niye öldü,niye?’’ .. Kalk tahtaya! Cebir sana öğretecektir ki rakam keskindir harf gibi itaat etmez. Ölmek gülüşüne addedilmiş bir kazadır; ölüyü beklediğin günleri sayarken matematik öğrenirsen, asla elinden öpemezsin Tanrının.




*fotoğraf : Nam June Paik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder