3.7.11

hepimiz yanlış mizansen kurbanıyız.


Rüyam suyun altında başlıyordu. Nefesim bitene dek yüzdüm, sonrasında büyük beyaz kabarcıklar çıkararak suyun yüzeyine yaklaştım, suyun yüzeyi benden uzaklaştıkça panik olmaya başladım, içimden sayı saymak istedim ama saydığım sayılar bildiğim sayılara hiç ama hiç benzemiyorlardı. Saçlarım git gide uzamışlardı ve bedenime dolanarak beni yavaşlatmak dışında hiçbir işe yaramıyorlardı. Nihayet suyun yüzeyini buldum, panik halde sudan uzaklaşmaya çalışırken başımı sert bir cisme çarptım. Gözlerim karardı, ellerimi öne uzattım, camdı bu. Tanıdık ve davetkardı, parmak uçlarımı elektriklendiren, içine girmek, camla bütün olmak gibi dürtülerle dolduran beynimi.

sana bugün romatizmanın bir mevsim olma korkusundan bahsedeceğim sevgilim
ve her şeyi simsiyah görmenin renk körlüğü olmadığından
çünkü bazı sözcükler her dilde italik, bazı çocuklar her coğrafyada laldir sevgilim
gece ve gündüzse iki aptal aşıktır olsa olsa, bütün ülkelerde kavgalı olan.


Kocaman bir saatti bu, normal bir insan boyunun belki on katı kadar. Ama sanki zamanı ölçmüyor gibiydi, neyi ölçtüğünü ben de bilmiyorum. Üzerindeki rakamlar bizim bildiğimiz rakamlara hiç benzemiyorlardı. Normal bir insanın yapabileceği en mantıklı şeyi yaptım, dehşete kapıldım, panikledim ve uyandım. Şimdilerde ise başka planlarım var, sonbahar gelirken yaprakların hafızasındaki değişimleri kaydedebilecek bir cihaz üzerinde çalışıyorum. Organların hafızalarından sonra bir de dış dünyadaki güzelliklerin hafızalarını okumak istiyorum. Evet, bunu derinden
istediğimi söyleyebilirim. Balkon sepetinde kuş taşıyan binaların mimarileri
beni korkutuyor. Etimdeki kuşların göç ettikleri bir gün, kendi boşluğuma
bir iskemle yerleştirip, usulca oturuyorum, sonra o uzaklaşan, o beni
ve bütün gövdemi terk eden kuşları seyrediyorum! Bağıra çağıra kaçışları
ürkütüyor beni. Aralarında olmak zor olmasa da kendi yırtıklarımı bir kaç tümörle dikmek fikri geliyor aklıma. O tümörlerin birer kumaş olmaları beni rahatlatıyor. O tümörlerin ötekilerim olması beni huzursuz ediyor.

Çok ayıp bir kutsal kitabın son cümlesi olmak istiyordum
Ölen peygamberlerin nüfus memuru olmak zorunda bırakılmıştım!

Nükhet sabah çıkmadan önce bana bir not yazmış : Saat 07:32. Üstüme bütün odayı giyiyorum. Çünkü bu içinde donakaldığım uzay çok soğuk! Bir ilkokul zili çalıyor diyorum kendi kendime, kendi koridorlarımdan çıkıp en yakın
tımarhaneye sığınıyorum.

Sanırım aklımı korumam gerekli, her an düşük yapabilir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder